Sosyal Medya

Makale

Cumhuriyet’ten Moskova ağzı

Gazetecinin gazetecilikten dolayı soruşturmaya tabi tutulması, yargılanması, tutuklanması, mahkum edilmesi ayrı konu. Orada bile bir yığın alt başlık sıralanabilir: Yapılan iş gerçekten gazetecilik mi değil mi, yazılan yazı hakarete mi giriyor ağır eleştiriye mi, şu hakimin hakaret dediği şey, bir başkası tarafından ağır eleştiriye sokulabiliyor mu, burada yargıcın tarafsızlığı sorunu etkili oluyor mu vs... Tutuklama yerine tutuksuz yargılama, hapis cezası yerine para cezası tercih mi edilmeli de aynı çerçevede üzerinde durulacak alt başlıklar.

Sanırım tüm bu alt baÅŸlıklar söz konusu olduÄŸunda, en özgürlükçü yaklaÅŸanından en katı yaklaÅŸanına kadar herkeste bir çifte standardın devreye girmesi de, hem bizde hem dünyada olaÄŸan durumlar içerisinde. Amerika’nın ve Avrupa’nın özgürlükçüleri, eÄŸer sol - liberal bir gazeteci - yazara sahip çıktığı kadar bir Müslümana - Ä°slamcıya sahip çıkmayabiliyorsa, o da o çifte standart geleneÄŸinin yansımasıdır.

Bu girişten sonra yazının başlığına geleceğim.

Yazacağım ÅŸey, asla Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına gerekçe diye anlaşılmamalı. Her iki gazeteci, dışarıda olsaydı da -ki bu da tercih edilebilir- ben bu yazıyı yazardım, hatta daha rahat yazardım.

Ben, Cumhuriyet’in -ki ÅŸu anda Can Dündar içerde ve gazetenin yayın çizgisi kurumsal nitelikte devam ediyor- hem TIR’larla ilgili yayınının hem de son Rusya geriliminde geliÅŸtirdiÄŸi dilin “Türkiye öncelikli” olmadığından daha öte, “Türkiye karşıtı” bir nitelik arz ettiÄŸini belirtmek istiyorum.

Dün malum, Rusya Savunma Bakan Yardımcısı, Türkiye’nin DAEÅž’in petrolünü pazarladığına, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın da bununla alakalı olduÄŸuna dair bir iddia ortaya attı, bu iddia hemen peÅŸinden ABD kaynaklarınca “Saçma sapan bir iddia” nitelemesiyle reddedildi.

Şimdi bu haberin Türkiye medyasına yansıyış biçimine bakalım:

StarYeni Åžafak gibi gazetelerin “Yerli” duruÅŸu tahmin edilebilir, dolayısıyla onlardan örnek vermeyeceÄŸim. Mesela Vatan’a bakalım: Bu haber orada “SAÇMA SAPAN” manÅŸetiyle verildi. Milliyet manÅŸet yanından “ABD: Petrol iddiası saçma sapan” baÅŸlığı ile kullandı. Hürriyet“Rus iddiasına ABD’den yanıt” baÅŸlığı altında verdi, “Saçmalık” nitelemesine spotta iÅŸaret etti. Zaman bile “Moskova yine ErdoÄŸan’ı hedef aldı” Ã¼st baÅŸlığının altında “Rusya gerilimi tırmandırıyor” baÅŸlığı ile sundu.

Bunların tamamı haber deÄŸerlendirmesinin “Türkiye okuyucusu”na hitap edildiÄŸi ön kabulünden yola çıkarak yapıldığını ortaya koyuyor.

Peki Cumhuriyet ne yaptı?

Pabuç gibi harflerle sunulan manşet şöyle:

“RUSYA’DAN ÅžOK Ä°DDÄ°ALAR”

Şöyle bir üst baÅŸlık var: “Savunma Bakan Yardımcısı: Suriye’den çalınan petrolün güzergahı Türkiye.” Ve hemen manÅŸetin yanında bir patlak içerisinde “Ankara’yı belgelerle suçladı” ifadesi yer alıyor.

Peki Amerika’nın bu iddiaya yönelik görüşü nerede? O da var Cumhuriyet’in birinci sayfasında. Ama hani dibin dibi denir ya iÅŸte orada. Sayfanın saÄŸ en alt köşesinde, “ABD Savunma Bakanlığı: IŞİD kanıtı yok, reddediyoruz” ifadeleriyle.

Böyle bir sayfa dizaynını ve mesajların yansıtılış biçimini yazı iÅŸleri masası mantığı açısından okuduÄŸunuzda her ÅŸeyin Moskova bakışı, aÄŸzı, dili ile tanzim edildiÄŸi sonucuna varırsınız. Cumhuriyet hiç ıkınıp sıkınmasın, o sayfanın okunuÅŸu budur. Belki de ıkınıp sıkınmazlar, “Ne var ki bunda!” derler, bilemem. Kaldı ki TIR haberleri de Esed-Rus propagandasına malzeme taşıyan ve Türkiye’nin Suriye’deki konumunu uluslararası camiadaki “IŞİD duyarlılığı” ile vurma hesabına uzanan bir çıkıştı.

Habercilik! Tamam ama Rusya ya da Türkiye’yi DAEÅž baÄŸlantısı iddiasıyla sıkıştırıp kendi stratejik planlarına uygun pozisyona sürükleme hesabına çalışan bir habercilik!

Rus malzemesini al, Türkiye’ye vur.

Cumhuriyet bunu yaptı, yapıyor!

Yargı kararından ne çıkar bilmem ama ortada Cumhuriyet’in Moskova aÄŸzı ile yaptığı gazeteciliÄŸin tipik kanıtlarının bulunduÄŸu çok net.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.